Üst üste alınan yenilgiler sonrası kaosa, buhrana ve kısa çaplı krize giren takımımızın artık yeter diyeceğini düşünüyor, Bu geceki Kasımpaşa maçında topçuların kendilerine yakışır bir mücadele vereceğini inanıyorum.
Aynı minvalde Sergen Hoca'nın da silkeleneceği, ölü toprağını üzerinden atacağını umuyorum. Sergen Yalçın, Josef-Atiba ikilisine dönüp, Can'ı da arkalı önlü emniyet şeridine alınca 'Hadi bakalım' dedik.Ghezzal'in uzun topunu önüne alan Larin, egoizmin öncülüğüne soyunmasa Batshuayi'nin ayağından daha ilk dakikalarda rahatlayacaktık. Çalışkanlığına, gücüne eyvallah ama bu şahsi topçuluğa hayır. Al-verlerin, ikiye-birlerin çoğaldığı dakikalarda Sergen Hoca'nın sezonun en başında ilk 11'de oynatmayı düşünüyorum (!) dediği Can Bozdoğan'ın 'Vurun şu topa be kardeşim' dercesine 25 metreden attığı bir füze var.
Tüm Kalbimizle Ayağa Kalktık Alkışlamak İçin: 0-1
Yağmurun hızlanması, Kasımpaşa'nın sahaya iyice yayılmak istemesi, ikili mücadeleleri tavan yaptırdı. Hakem bir de zırp-pırt düdük çalmasa!!! Haftalardır süren stresten dolayı, kontrollü oyuna dönmemiz normaldi ama şu anlık sonuç maç için yeterli değildi. İkinci yarıda mutlak ikinci golü beklerken, geriye çekilme, geri pasa dönme gibi anlamsız bir bocalamaya girdik. Hızlanamıyorduk, hızlı düşünemiyorduk.
Yine Ghezzal takımın beynine soyunmuştu. Öldürücü iki top attı ama olmadı.
60'ta Vida'nın, Yusuf'la girdiği bir 100 metre yarışı var. sterse kıl tereyağından çekiliyormuş değil mi!!!
65'te orta saha düştü, takviye şarttı, gözlerimiz yedek kulübesine ve Sergen Hoca'ya çevrildi.
Bu bağlamda Larin çıktı, hızlanmak için N'Koudou dahil oldu oyuna.
Bir pozisyonda Can kendi sahamızdan topla dripling edip, orta sahayı geçtiğinde; tek Beşiktaşlı oyuncunun ona ayak uydurup, karşı kaleye deplase olmadığını gördüğümüzde takımın kondisyonunun yeterli olmadığını tescillemiş olduk.
Ve daha dakika 75'ti.
İyice kapandık, arkayı boş bıraktık ve gol 'Geliyorum' diyordu. Geldi de...
Reaksiyon veremedik, nefes yetmedi.
Maalesef...
Akşam
