“SEVGİ DİLİ” ni EGEMEN KILMAK

Makale yayınlanma tarihi:04 Eylül 2015, Cuma - 11:39
zekaigorgulu @ duydukmu.com

BJK’nın sayın başkanı ve yönetim kurulu görevi üstlendiğinden itibaren öncelikle stad ve futbol takımı adına verilen emek ile uğraşlardan ötürü sürekli takdir edilmişler, teşekkürler onlardan esirgenmemiştir. Bu anlamlı/duyarlı yaklaşım çoğu kongre/divan kurulu üyeleri tarafından açıklıkla ifade edilmiş, taraftarlarımız benzer biçimde desteğini sürdürmüş, medya ise bu yöndeki katılımını güven veren yayınlarla sergilemiştir. Üstelik Beşiktaş’ın bu paydaşları yalnızca stad yapımı ve futbol takımının başarılı olmasını yeterli görerek, geçmişte diğer yönetimlerin sorgulandığı ekonomik, sportif, kurumsal, sosyal ve iletişimsel konuları gündeme dahi getirmeyip sayın başkan ve yönetimine çok önemli bir hareket ile çalışma alanı açmışlardır.

Ancak bulunduğumuz günlerde bu duyarlı yaklaşımın sağladığı desteğin sayın başkan ve yönetimi açısından zayıfladığı açıktır. Özellikle … günlü Mali Kongre ve 08.Ağustos.2015 tarihindeki Divan Kurulu toplantılarında yaşananlar, olup bitenler bu saptamanın somut örnekleridir. Çünkü;

* Stadın bitmesi gecikmeye başlamış, maliyet tahmin edilenin üstüne çıkmış ve ortaya çıkan bu gecikme futbol takımımız üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır.

Belirli bir kaliteye ulaşmış olmasına karşın futbol takımımız Beşiktaş gibi bir camiayı olağan beklentisine paralel olarak şampiyonluğa taşıyamamış, üç yılda üçüncülükler ile yetinilmiştir.

* Hentbol dışındaki diğer tüm branşlarda başarının oldukça uzağında kalınmış, kapanan şubemiz dahi olmuştur.

Bir önceki yönetimden kalan ve yeni bir ekonomik/mali yapılanma ile üstesinden gelineceği söylenen, bunun bile sayın başkan ile yönetiminin seçilmesine neden olan borçlar; katlanarak kulüp tarihinin görmediği seviyelere ulaşmıştır. Bu durum geleceğe ilişkin endişeleri arttırırken, Beşiktaş’ın tüm paydaşları umut ile umutsuzluk arasında salınmakta çözüm aramaya ya da aranan, bulunan çözümleri anlamaya veya çaresizce inanmaya çalışmaktadırlar.

Benzer olumsuzlukları yönetimin personel/istihdam politikalarından iletişim ve bilgilendirmedeki başarısına giderek ilişkiler ve sosyal ağların kurgulanmasına kadar olan konular için de tanımlayıp arayabiliriz.

Sonuçta gelinen aşama bir başkan ve yönetim için, yitirilmekte olan güven ile desteğin olabilecek en akılcı ve samimi söylem ve uygulamalarla yeniden kazanılması çabaları olmalıdır. Ancak bunun için; her paydaşa giderek her Beşiktaşlıya eşit mesafede duran yani adaletli, paylaşımcı, şeffaf, özeleştiri yapan, içtenlikli, sevgi dilini önemseyen, saygıdan yana olan ve tüm paydaş ile üyelerini bu değerlere olan inancı yönünde ikna ettikten sonra onlardan katkı ve öneri isteyen politikaları ya da yönetim modelini ortaya koymak gerekmektedir. Bunları yapabilmek zorlu bir uğraş anlatır, ancak özellikle böylesi dönemlerde mutlak başlatılması gereken bir süreçtir. Oysa sayın Başkan ağırlıkla -değindiğim- son iki toplantıda böylesi değerleri olabildiğince dışlayarak;

* Sorulan sorulara net ve somut yanıtlar vermeyen,

* Her türlü eleştiriyi “peki ne yapsaydık?” veya “yapılanlar kendiliğinden mi oluyor?” sorularını yönelterek hafifletmeye çalışan,

Sürekli “emek veriyoruz, uğraşıyoruz, dolayısıyla bunları hak etmiyoruz” söylemini öne çıkaran,

Her soru, eleştiri veya değerlendirmeye verdiği yanıtı “bunlara üzülüyorum” sözcükleri ile başlatan,

“BJK başkanını ve yönetimini koruyun, yoksa yönetici bulamazsınız” diyerek bu büyük camiayı yalnızca kendi ile özdeşleştiren,

Son mali kurulda gelen eleştiriler üzerine “yönetim kurulunda konuşuruz, erken seçime gideriz, el mi yaman bey mi yaman görürüz” demesine karşın divan kurulunda bunu “seçimi siz istediniz” e çevirebilen,

* Giderek bazı üyelere karşı tehdite varan bir hoşgörüsüzlük sergileyen, 

bir davranış biçimi içine girmiştir. Bunun yeni bir strateji olup olmadığını en azından bugünler adına tabii ki bilemeyiz. Ama şunu biliyoruz. Böylesi davranışlar; bir yandan popülizm, hamaset ve mağduriyet kavramlarını çağrıştırmakta bağlamında ise “biat” arayışını ifade etmektedir. Bir yandan da “benden değilsin” söylemine dayalı “ötekileştirme” çabasını anlatmaktadır.

Oysa sayın Başkandan beklenen “ben” merkezli bir algının oluşmasına kesinlikle izin vermeksizin, BJK adına sevgi, barış ve paylaşım dilini egemen kılmasıdır. Dolayısıyla öğrenme hakkına saygı duyan, bu yönde her soruyu ayrıntılı/gerekçeli yanıtlayan, yıkıcı ve yapıcı eleştirileri kolaylıkla ayırarak buna göre duruş gösteren ve bu doğrultuda Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri yapımı örneğinde yaşandığı gibi “ben yaptım” dan “biz yaptık” a geçebilen bir başkan ve yönetim anlayışına hiç olmadığı kadar gereksinme duymaktayız.

Son söz:

Koltuktan güç almak yerine, koltuğa güç katmayı önemsemeliyiz.

Sevgiler 

Prof. Dr. Zekai GÖRGÜLÜ.

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

1 + 7 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki