Barbaros Nereye Bakıyor

Makale yayınlanma tarihi:29 Aralık 2014, Pazartesi - 18:26

Beşiktaş Meydanında oturmuşum. Elimde İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin Meydan projesi diye yayınlayıp, tanıttığı krokiyi alan gözlemlemesi yaparak incelemeye çalışıyorum. Deniz Müzesi önünden  yer altına dalacak olan yolun nereden çıkacağı ve yukardan gelen araçların çıkış noktasını elimdeki krokide işaretlemeye çalışırken, gözüm  tüm heybetiyle  karşımda dikili duran  Barbaros Hayrettin  Paşa heykeline takıldı. 

Koca Barbaros denizleri  yarmış, gelip  meydana  dikilmişti  ve  akıllı olun  der gibi bakıyordu. Denizlerde geçen hayatına önce korsan olarak başlayan, sonrada Osmanlı’ya katılıp Paşa olan  ve  hayatında hiç yenilgi görmeyen bu Koca Reisin Beni  leb- i  deryaya gömün, ''Ben leventlerimin  sesini ve  denizin hırçın dalgalarını  yattığım yerden duymak  istiyorum'' dediği  için, kadırgalarını  bağladığı  beş mermer  taşın semte adını verdiği  Beşiktaş’a  gömüldüğünü  düşündüm.

Acaba şu anda   Mimar Sinan’ın yaptığı türbede yatarken, denizin sesini  ve  gelenek  halini almış olan savaş gemilerinin Beşiktaş’tan geçip  sefer ve tatbikata giderken kendisini selamladığını duyabiliyor muydu? diye geçti içimden bir an. Karşımda duran heybetli ve kadırga kabartmalı heykelin yapım tarihi 1944 yılını gösteriyordu. 

Yer seçimi bu kadar isabetli  olabilirdi ancak. Akdeniz’i bir Osmanlı gölü haline getiren Barbaros Hayrettin yattığı yerden dalgaların hırçın sesini duyuyor muydu  bilemem ama, eğer günümüz Firavunları elimdeki Meydan Projesini  hayata geçirebilirlerse, yakında  dozer kompresör ve  delici kırıcı aletlerin  ses  ve sarsıntısından  mezarında  titreyeceği  muhakkaktı .

Heykelin etkisinden sıyrılıp  Barbaros Hayretin Paşa’yı oracıkta bırakıp döndüm elimdeki krokiyi incelemeye .Yayalaştırma projesi adını alsa da bu proje uygulandığında  yaya erişiminin zorlaşacağı kaçınılmaz gözüküyor. Mimar Sinan’ın1550 yıllardaki yapıtlarının oluşturduğu tarihi  doku, beton bir kütleye kurban edilecek ve geri plana düşecek ve buda  alanın  kimliksizleştirilmesine neden olacak. Bu projenin  birinci sınıf SİT alanı olan Köy içini nasıl etkileyeceği de tam bir meçhuliyet kesp ediyor. Proje  sanki yayalara göre değil, lastik tekerlere göre planlanmış. Trafiğin  battı çıktı tünellerle  giriş çıkış yapması halinde ise denize 100 metre uzaklıkta ve eğimi fazla ve dik olan yolda ki  bu  dehlizlerin Taksim,Tarlabaşı ve Ankara’daki  tüneller gibi su basması bence muhakkak gibi duruyor.
 

Otobüs duraklarının da yer altına yani bu tünellere alınması halinde  ise vay burada bekleyen yayaların  haline. Yağmur sularının toprakla buluşacağı alanlar  oldukça kısıtlanıyor. Battı çıktıların içine dolacak olan egzoz gazlarının emisyonu da başka bir sorun olmayacak mı? Camı açık olan araç içindekilerin  soluduğu egzoz gazlarının  emisyon bacaları,nereden dışarıya verilirse verilsin yaz günlerinde alanın  fazla ısınmasına neden olup  oksiden kıtlığı yaratacak  ve  ekolojik dengeyi  olumsuz etkileyecek.  

1990 yılında açılan proje  yarışmasından bu yana ilgilendiğim bu meydan projesi 24 yıldır rafa kaldırılmış bir projeydi. Ne olduysa Taksim Meydanı yayalaştırma projesi diye, İBB Meclisinden plan notu okuma beceriksizliğindeki CHP Gurubunun da katkısıyla  geçirilip, dikkatleri Topçu Kışlasına çekip  bitirdikleri, battı çıktı labirentlerle  ördükleri  Taksim Meydanını  beton kütleye  dönüştürdükten  sonra yeniden gündeme geliverdi!

Meydana  çıkarılıp, yakında Beşiktaş ve Büyükşehir Belediyelerinin ortaklaşa uygulayacağız diye lanse ettikleri projenin görselleri  ne  tuhaftır ki, Beşiktaş Halkının onayına sunulmadan, şehir plancılarının , üniversitelerin ve trafik uzmanlarının görüşü  alınmadan, emlakçı sitelerinde yayınlandı. Bu durum bile bu Kent Baronlarının  iyi niyetli  olmadıklarının bir göstergesi değil midir ? Beşiktaş’ı  Nişantaşı  yapacağız gibi saçma sapan demeçler veren Beşiktaş Belediye Başkanının  ve onun  familyasının boynundan öptükleri  ve  yine Beşiktaş Belediye Başkanının  saksafon  çalarak karşıladığı  Kadir Abisinin iyi niyetine Semt Halkı olarak  güvenmemiz için bir neden yoktur. 

Paris’te JEAN  D’ARC  bulvarının yapımı için STK’ların ve Paris Halkının görüşünü almanın 5 yılda tamamlandığını hatırlatmak isterim. Sanırım bu  hatırlatmam  meydan düzenlemenin, ben yaptım oldu diyerek oldu bittiye getirilmeyecek ve bir Avukat ile bir Muhallebiciye bırakılmayacak kadar ciddi bir iş olduğunu  gösterir.  Kanaatim odur ki Beşiktaş Semt  Ahalisi, kadınıyla, genciyle, emeklisi ve esnafıyla Nişantaşı  olmak istememektedir. Onlar  Beşiktaş’ı  dedelerinden  babalarından  miras  aldıkları gibi, çocuklarından da  ödünç almışlardır ve yine onlara Beşiktaşlı olmak duruşuyla ve Beşiktaş ahlak, görenek ve  kültürüyle bırakmak istemektedirler.  

Yazımı bu  şekilde  tamamlarken, yine  kaldırıp başımı  Barbaros Hayrettin’e  bakıyorum. Deryalarda yenilgiye uğratıp teslim aldıklarının torunlarının, paralarıyla gelip Osmanlı  torunlarıyla  bir olup bu Şehri   İstanbul’u  yağmalamalarını  tasvip etmediğini  duruşundaki  heybetten  ve gözlerindeki öfkeden  hissediyorum. Yazdıklarımı onayladığını anlıyorum ve onu YAHYA KEMAL ‘in

Deniz ufkundaki bu top sesleri nereden geliyor
Barbaros belli ki, donanmayla seferden geliyor
Adalardan mı, Tunus’tan mı, Cezayir’den mi?
O  mübarek  gemiler hangi seferden  geliyor …….

Mısralarıyla  selamlayarak veda ediyorum.

Etiketler: Ali İzzet Oral   Kent   rant   BEŞİKTAŞ   Belediye  

YorumlarHiç Yorum Yapılmamış.     'İLK YORUMU SEN YAP'

Adınız Soyadınız:

E-Postanız:

Yorumunuz:

1 + 5 = ?

 




En Son Haberler
AnketTümü
Yeni Sitemizi Beğendiniz mi?
 
haber yazılımı: buki